CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yapılan saldırıdan sonra saldıran kişinin suç geçmişi ve koşullu tahliyeyle salınması, Türkiye’deki infaz sistemi hakkında uzunca süredir devam eden tartışmaları yeni baştan alevlendirdi. Olaydan sonra kamuoyunda “cezasızlık algısı” yeni baştan gündeme gelirken, Adalet Bakanlığı kaynakları yeni düzenleme sinyali verdi.
CEZAEVİNDEN TAHLİYE OLANLARIN YARISI YENİDEN SUÇ İŞLEMEKTE
Cezaevinden tahliye olan her iki kişiden biri yeni baştan suç işlemekte. Bu oran, dünya ortalaması ile örtüşmekte. Yüzde 40 ile 45 aralığında. Yetkililere göre bu sayı, suçun psikolojik durumu geçtikten sonra tekrar olma tehlikesinin ne kadar yüksek olduğunu göstermekte. “Bir defa suç işleyen, ikinci defa bu durumu geçmekte zorlanmıyor” diye belirten Bakanlık kaynakları, bu problemin bireysel değil sistemsel bir sorun olduğunu ifade ediyor.
TÜRKİYE’DE BİR MİLYONDAN FAZLA VATANDAŞ İNFAZ SİSTEMİNE BAĞLI TUTULUYOR
Güncel olan verilere göre Türkiye’de cezaevlerinde 400 binden fazla tutuklu ile hükümlü bulunmakta. Bu durumun yanında, 600 bin civarında hükümlü ise denetimli serbestlik kapsamında cezalarını cezaevinin dışında infaz etmekte. Bu sayılar, toplam 1 milyonu geçen kişilerin doğrudan infaz sisteminin içinde bulunduğunu belirtiyor.
ADALET BAKANLIĞI YENİ İNFAZ REJİMİNİ MASAYA YATIRIYOR
Adalet Bakanlığı yetkilileri, söz konusu infaz sisteminin toplumda olan cezasızlık algısını daha da detaylandırarak yeni model üstünde çalıştıklarını ifade etti. Geliştirilmekte olan yeni rejimin iki tane temel amacı var. İlki, toplumdaki adaleti geliştirecek bir biçimde cezaların etkili şekilde verilmesini sağlamak, ikincisi cezaevinden tahliye olan kişilerin topluma yeni baştan kazandırılması adına denetimli serbestlik mekanizmasına güç vermek.
Bakanlık kaynakları bu sürecin yalnızca yargı kurumuyla çözülemeyeceğini ifade ediyor. “Bu yalnızca Adalet Bakanlığı’nın değil, benzer dönemde ailelerin, toplumun, yerel yönetimlerin ile devletin tüm kurumlarının beraber çözmesi gereken bir sorundur” diye konuşan yetkili kişiler, suçun engellenmesinde sosyal destek mekanizmalarının güçlenmesi gerektiğine dikkat çekmekte.